131 entry daha
  • 37 yaşında sıfırdan başladım sayılır ya da ben öyle düşünüyordum.
    aslında hiçbir zaman sıfırdan başlamıyorsunuz. tecrübe her şeymiş. para ise hiçbir şeymiş.
    türkiyede gizli kast sistemi var, bu sebeple herkes para, kariyer ve güç odaklı olmaya başladı.
    artık bir insanın değerini ölçerken kendime şunları soruyorum:
    bu kişi beş parasız olsa, diploma iş vs hepsini kaybetse değeri nedir ?
    kendini ne kadar geliştirmiş?
    insaniyeti nasıl?
    bana bir şey katabilir mi?
    iyi birisi mi?

    burada boğaziçi mezunu biriyle tanıştım. barmenlik yapıyor. bunca yaptığım iş arasında en çok bunu sevdim dedi. türkiyede olsa herkes bir fikir söylerdi ben ise acayip saygı duydum. kafasında para statü vb şeyleri aşmış muhtemelen.

    tecrübe her şeydir. zaten integral gibi hayatta da sıfıra soldan yaklaşıyoruz.
    yurtdisina 10bin dolar borçla çıktım. kendi düzenimi kurdum. borçlarım kapanmak üzere.
    ama hiçbir zaman sıfırdan başlamadım.
    -10bin dolar, +5bin dolar bunlar sadece rakam.

    kendi tecrübelerimden yola çıkarak söyleyeceğim şey şudur:
    cebinizde paranız yokken kendinizi sıfır noktasında görüyorsanız, hayata yanlış yerden bakiyorsunuzdur.
  • 35 yaşında bir birey olarak tam da yapmam gereken eylemdir. yapacak mıyım, tabii ki hayır. bunun için ne enerjim ne hevesim ne de bir amacım var. geç kalmışlık duygusu hakim. ondan sık sık, "benden geçti artık." diyorum. durumu hem kabul ediyorum hem de bir bakıyorum, isyan bayrakları açılmış. sonuç aynı yer, aynı hayat, farklı zaman.

    buradaki tüm entry'leri okudum. kimine hak verdim, kimine "bi git!" dedim, kimini ise takdir ettim.

    bu insanlar benim yapmak zorunda olduğum ama yap(a)madığımı yapabilen insanlar, saygı duyarım.
  • (bkz: dries mertens)
  • 35 yaşında sıfırdan başlayamazsın. zira 35 yıllık hayat deneyimi senin en kıymetli birikimindir.

    mesele yeni bir başlangıç yapmaksa, gayet güzel de yapılır.

    ben yaptım, hiç de pişman değilim.
  • 35 yaşımda sevdiğim kadından ayrıldım. ülkeden soğumuş, kara cahillerin yüzsüzlüğünden bıkmıştım. şaaakk diye önce ülkeyi terk edip almanya'ya gittim.
    zor ve ağır şartlar altında çalışırken bir roman yazmaya başladım. aynı zamanda alkolik olmak üzereydim.
    dedim ''bu kadar kalitesiz bir insan değilim, kendime bunu yapamam'' türkiye'ye döndüm. pandemi patladı. 1 küsür sene hep beraber delirdik. sokaktan yavru bir kedi sahiplendim.
    daha önce yapmadığım için pişmanım. kediler müthiş canlılar. neyse.

    yaş gidiyordu.

    36 yaşımın sonuna dek duygusal aptallar gibi ülkede takılmaya devam ettim sanat yapmak için. ne sağlığım el verdi, ne de yeteneğim. (biraz psikolojim de bozulmuştu belki) trafikte orada burada ruh hastalarına maruz kalmaya devam ediyordum bu arada. sonra ani bir karar ile ingiltere'ye taşındım. arkama hiç bakmadan.

    geldikten bir hafta sonra 37 oldum. 3 ay sonra hayallerimin arabasını alıp it gibi gezmeye başladım. birikim yapabiliyor, kitabıma da devam edebiliyordum.
    işler ters gitti. oturumum iptal edildi. ancak o kadar iyi kazanmaya başlamıştım ki, türkiye'ye gelip sevdiğim işin peşinden koşarken savrulacağıma, burada başka bir işte takılır, birikimi de kriptoda, borsa da orda burda değerlendiririm diyordum.

    beklediğimden çok daha fazlası karşıma çıktı. artık burada da sanat yapabiliyordum.

    3 hafta sonra 40 yaşıma giriyorum. hala 26-27 gibi hissediyor, koşturuyorum.
    maddi varlıklarımı saymazsak hiç bir şeyim yok ancak (kedim bile benden 4 bin kilometre uzakta) nedense her yeni günü yaşadığım için çok şanslı hissediyorum.
    kesinlikle zeki ve çalışkan biri değilim ancak o günü iyi yaşamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. bu motivasyon ile 20 sene daha genç bir adam gibi yaşamayı planlıyorum.

    türkiye gibi siyasal islamcıların olduğu bir ülkede hakkınızı savunmak aramak zor olsa da vazgeçmeyin. sizin yaşınızın en güzel kısmı, o yaşın enerjsinin en yüksek olduğu anı yaşıyor olmanız. bunu bir şekilde değerlendirin.
    hiç çabalamamaktan iyidir.

    not: dedem bulgaristan'da yıllarca sinemada makinistlik yapmış. filmleri çok severmiş. 1989'daki büyük göç zamanı ailesini ve çocuklarını da alıp türkiye'ye göçtü.
    ben o zaman 5 yaşımdaydım.
    rahmetli anneannem ile gece gündüz çalışıp 2 senede ev almışlardı.
    eve girdikten aylar sonra sigaradan kanser oldu ve hayatını kaybetti.
    öldüğünde 62 yaşındaydı.

    35 yaşında başlayamam diyemezsiniz. başlamak isterseniz başlarsınız.
    mızmızlanmayın, kalkın. yapın...
  • farkli bir ülkede sil baştan yapmak için eşinden boşanan ve yıllar boyu çalıştığı işini bırakan sınıf arkadaşımın tam anlamıyla yaptığı eylemdir. kendisine derin bir saygı duyarım. dilerim mezuniyet sonrası dilediği gibi kapağı kanada'ya atar ve annesini de yanında götürür. kulakları çınlasın.
  • başlayamazsınız.
  • mümkün mü dersiniz?
  • doğunca sıfırdan başlanır, hafıza kaybı falan yoksa tekrar sıfırdan başlamak söz konusu değil. birden başlanabilir, iki olur, üç de olur ama sıfır olmaz. tecrübeye göre yedi bile olur.
  • bunun en güzel örneği benim ey ahali. 35 yaşında hayata eksi değerlerde başlayıp bir yerlere gelebildim. içimdeki öfke ve nefret en büyük silahımdı.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap