hesabın var mı? giriş yap

  • bu tarzı seviyorsanız eğer, yağmurlu, puslu havalarda süngünüz düşmez. aksine kendinizi bulursunuz. çünkü bu şarkılar ve puslu havalar bir bütünün parçalarıdır.

  • ölüm anında dokunma ve görme hissinden sonra duyma yetisini kaybettiğimiz. kalp durduktan sonra ortalama 2 dk boyunca seslerin algılanabildiği.**

    edit: oha doktorun "hastanın ölüm saati 14.43" dediğini bizzat duyuyorsun lan

  • daha 3 ay önce, iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nde kablosuz internet olmayan, kablolu internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın da bir takım aksaklıklar yüzünden internete giremediği üniversite.
    yerler filan hep parlak granit ama, valilik binası gibi.
    (bkz: türkiye)

  • '' bir komünistle ya da komünist olduğunu düşündüğüm biriyle en son temasım 1934 yılında olmuştu.''

    bu sözler cambridge beşlisi'nin en bilinen üyesi, hayatı sovyetler hesabına köstebeklik yapmakla geçmiş, modern istihbarat dünyasında ihanetin kitabını yazan adama, kim philby'ye ait. tam adı harold adrian russell ''kim'' philby. maşallah los angeles clippers ilk 5'i gibi bir ismi ve soğuk savaş döneminde dünyanın en büyük devletlerini ayakta uyutmaktan görücü usülü evliliğe kadar giden fırtınalı bir hayatı var.

    bir kere bu alanda richard sorge, heinz felfe gibi başka örnekler de mevcut ama hiçbiri philby kadar tanınmıyor. çünkü kurda sürüyü emanet etmişler resmen; ingiliz istihbaratı sovyet bölümü'nün başına bir rus köstebeğini oturtmuşlar. üstelik şüphelenip sorgulanmasına rağmen bir şekilde paçayı kurtarmayı başarmış.

    öncelikle bond tipi casuslardan aksiyon ve kumarı attığımız zaman geriye bu amca kalıyor; yani kadın ve alkol.

    kim philby; ihanet için motivasyon kaynağının her zaman para olmadığını gösteren güzel bir örnek. zira zengin bir ailenin çocuğuydu. cambridge'de okumuştu. dışarıdan bakıldığı zaman ingiliz devlet yapısı içinde oldukça önü açıktı. yani bu adamın köstebek olması herkesin köstebek olabileceği anlamına geliyordu.

    philby için her şey avusturya'ya gittiği zaman değişmişti. orada yahudi asıllı olan, ateşli bir sosyalizm savunucusu bir kadına aşık olmuştu. yani her şey bir kadın yüzünden başlamıştı. yine daha sonradan eşi olan bu kadın vasıtasıyla tanıştığı avusturyalı bir gazeteci philby'yi angaje etmiş; yani kendi tarafına çekmiş. yalnız philby'ye herhangi bir komünist faaliyet içinde bulunmamasını ve hayatına eskiden olduğu gibi devam ederek gazetecilik mesleğini seçmesini tembihlemişti.

    bu yakınlaşmadan sonra philby hem çeşitli gazetelerde yazmaya başlıyor, hem de cambridge döneminden bazı arkadaşları ile birlikte ingiliz istihbaratı içinde merdivenleri hızlı adımlarla tırmanıyor. amerika'da office of strategic services ve daha sonradan cia olarak yapılanan kurumla ingiliz istihbaratı arasındaki ilişkileri düzenlemek üzere irtibat subayı olarak washington'a gönderiliyor.

    artık hem ingilizler'in hem de amerikalılar'ın gizli sırlarına kolaylıkla ulaşabilen philby için işler tıkırında giderken cambridge'deki yakın arkadaşlarından, kendisi gibi bir istihbaratçı olan guy burgess'ın bir başka görevliyle beraber ortadan kaybolması hayatını alt üst ediyor. zira burgess eşcinsel ve muhtemelen bu vesile ile kendisine yakınlaşan biri yüzünden sovyetler hesabına çalışmaya başlamış ve sonunda duyguları ağır basıp ortadan kaybolmuş.

    tam bu noktada; doğrulanmasa bile, burgess'in köstebek olduğunu philby'nin ihbar ettiği iddiasını belirtmek gerek. ileride ingiliz istihbarat grubunu idare etme konusunda kendisine rakip olarak gördüğü için bunu yaptığı söyleniyor.

    (suyun oteki hali'nin bu konudaki düzeltmesi için: (#50049749) )

    bu olaydan sonra burgess'ın yakın arkadaşlarından olduğu için kim philby de köstebeklik şüphelerinin odağında yer aldığı için washington'dan londra'ya çağrılıyor. sorgusu yapıldıktan sorna beyrut'a gönderiliyor. teşkilattan kovulmasa bile işlerden el çektiriliyor. philby de görünürdeki mesleği olan gazeteciliğe devam ediyor.

    istihbarattaki arkadaşlarının bir kısmı philby'nin hain olduğuna inanmasa da; diğer bir kesim onu lübnan'da da yakından izlemeye devam ediyor. artık kendisini tamamen alkole veren philby, ruslar'ın kendisi ile tekrar temasa geçmesi üzerine silkiniyor ve faaliyetlerine devam ediyor. bu arada eski arkadaşlarından biri mi6 yetkilisi olarak beyrut'a onu sorgulamaya geliyor. ancak asıl amacı philby'yi hakkındaki iddialarla ilgili uyarmak. buna rağmen faaliyetlerine devam edince deşifre olmak üzereyken rusya'ya kaçıyor ve hayatının geri kalanını orada geçiriyor. rusya'da yaşadığı dönemde görücü usülü tanıştığı bir rus'la evleniyor.

    sovyetler'e inanılmaz hizmetleri olan bu adam lübnan'dan rusya'ya getirildikten sonra tam 14 yıl kgb binasına dahi sokulmamıştır. sonrasında ise kgb'de batı istihbaratının operasyon teknikleri hakkında dersler vermiştir.

    philby 1988 yılında, 76 yaşındayken moskova'da hayata gözlerini yummuş. hayattayken ihanetinin bedelini ödememiş belki ama umduğu gibi ruslar tarafından bir kahraman olarak da görülmemiştir. gerçi en azından mezarının yeri belli, üzerinde adı yazıyor. bir casus ve en önemlisi bu denli büyük bir hain için önemli bir başarı bu.

    hakkında bbc'nin hazırladığı ''the spy who went into the cold'' belgeseli: https://www.youtube.com/watch?v=a4fyqvrybuk

    bu da rus cephesinden, rt documentary'den gelsin ''philby: the masterspy'': https://www.youtube.com/watch?v=4kbg0ar7nnc

  • "öss'ye 6 kere girip her seferinde istediğim yerin kıl payı kaçması suretiyle hayatımın en kıymetli 6 yılının hiç olmasında emeği geçenlere hakkım zehir zıkkım olsun." dedirten hattır.

  • acımasız olmak istemem ama;

    ekonomisi rezalet bir ülkeden abd'ye gitmeye çalışıyorsan zengin olacaksın o kadar.

  • internet's busiest music nerd. gerçekten muazzam mı komik ya da sapıklık derecesine varan müritliğim sebebiyle mi böyle hissediyorum bilemiyorum. ama yapmış olduğu müzik eleştirilerini çok beğeniyorum. kötü bir albümü neden kötü bulduğunu mantık çerçevesinde anlatabiliyor keza bu iyi albümler için de geçerli .

    özellikle bu sabah izlediğim miley cyrus videosu beni yarım yarım yarmıştır. seviyorum seni melon.

  • okurken ben utandım, bu nasıl bir sahtecilik? oha!! demekki adamlar her alanda.... diye başlayan ardı arkası tükenmeyen deli cümleler dönüyor kafamda.

    haberde şöyle bir detay var:

    --- spoiler ---

    "sanığın kullandığı diplomanın sahte olup, bu sahteliği yapanlarla dayanışma içine girdiğine, bu suça katıldığına dair herhangi bir delil yoktur."

    --- spoiler ---

    ya hu güzelim adam kendisinin lise okuyup okumadığını bilmiyor mu? okumadığı lisenin diplomasını kullandığına göre, ne demek "bö söçö kötöldöğönö döür hörhöngü bör dölül yök." daha ne yapsın suç teşkil etmesi için?

    edi büdü: bakın arkadaşlar; “hamza yerlikaya'nın, sahte diploma üretilmesi ile iglili süreçte işbirliği yok, buna dair delil yok. bunu üreten kişi kendisi değil” anlamışım değil mi? :) bu konuda mesaj atmayın artık , minnoş parmaklarınıza yazık.

  • geçenlerde kendisinin hayat hikayesini anlatan kısa bir belgesel izledim. belgeselde dikkatimi çeken sadece şu cümle oldu: ‘ karnesinde tek pekiyi ise yine beden eğitimiydi. ’

    uzun yıllardır bu ülkenin bütün yetkileri, eğitim hayatında tek başarılı dersi beden eğitimi olan imam hatip lisesi mezunu şahsına verilmiş. başında olduğu parti ise neredeyse 20 koca yıldır bu ülkeyi yönetiyor. tüm bunlar yetmiyormuş gibi daha hala 2023’ler 2053’ler falan tartışılıyor. ondan sonra da hak şöyle, hukuk böyle, adalet, eğitim, ekonomi falan filan..

    harf inkılabı yapan, geometri kitapları yazan, su gibi yabancı dil konuşabilen, her daim bilime yönelmemizi öğütleyen gerçek kurucu liderimizden; mezun olduğu imam hatipte bile tek başarılı dersi beden eğitimi olan sözde reislere.. nerelerden nerelere gelmişiz gerçekten inanılmaz.

    tanım: akp genel başkanı.

  • ilber hoca net bir şekilde saçmalıyor çünkü kendisi sürekli mantıklı algoritmaları övüyor ancak türkiye'nin tarımı nedeniyle afganlara ihtiyaç olduğunu söylüyor. hayvancılığın afganlar sayesinde yürütülebileceğini iddia ediyor, ki bunların hiç biri mantıklı değil. neden mi?

    afedersin de afganlar napıcak hoca? yaylada koyun güderken bir yandan da yem fiyatlarını mı düşürecek internetten?

    adamlar napıcak? yalnış tarım politikaları yüzünden köyü terketmiş köylü yerine geçip köylerde tutunmayı mı başaracak? onlar bizim kâr edemediğimiz yerde kendi hibrit tohumlarını ve tarım yöntemlerini devşirip tarımı mı şahlandıracak?

    bu kadar aptalca bir açıklama görmemiştim. baya baya saçmalıyorsunuz.

    çünkü mantıklı ve tutarlı bir zihinsel aktivite göstermiyorsunuz.

  • çıkıp açıkça:

    - "nitelikli adamları üç kuruşa köle yapma imkanını günden güne kaybediyoruz, acilen kafalarına pranga geçirilmeli"

    demek yerine,

    - "ama veygilerimij kayboluyo..."

    diyerek, utanılası arzularına kılıf geçiren oda beyanı.

  • araplar biliyorsunuz bizimkilerin kırmızı çizgisi...
    araplara hakaret >milli manevi değerlere hakaret...
    vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
    öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!