hesabın var mı? giriş yap

  • -pardon ben borcam almaya gelmistim ama..
    -25 yil once bir borcam uretmistik beyefendi, ondan sonra uretmedik.. o butun turkiye'yi dolasiyor..
    -nasil? anlamadim..
    -soyle soyleyeyim.. en son ne zaman borcam gecti eline?
    -evlendigimde hediye gelmisti..?
    -sen ne yaptin ona?
    -kutusunu acmadan kaynimin nisanina hediye olarak goturdum..
    -simdi taslar yerine oturdu mu kucuk sincap. hadi beni yalniz birak...

  • bir yigit ozgur yarması..

    polis memuru polis arabasında, merkezden anons..

    - şüpheli 1.70 boyunda, kabarık saçlı, gösterişli elbiseler giyor, düzgün bir türkçe kullanıyor
    - cevap veriyorum: zeki müren

  • hayatımızı şekillendiren takvimin oluşumu.

    dünyada en çok kullanılan miladi takvim aslen fiziksel olaylara göre oluşturulmuştur. papa xiii. gregory bakmış dünyanın kendi ekseni etrafındaki bir turu, yani bir gün, 24 saat. dünyanın güneş etrafındaki turu ise 365 gün 6 saat. bir de ay'ımız var tabii. ay da dünya etrafında 29 gün gibi bir sürede dolanıyor. demiş ki yılımızın içinde aylarımız olsun. ama kaç tane? hemen bölelim 365/29=12,5 hoop 12 ayımız hazır bile. 365/12=30,4. demek ki bazı aylar 30 bazıları 31 çekmeli ki 366'yı tutturabilelim. çünkü her 4 yılda bir, o 6 saatler birikip 1 gün oluşturuyor. bu da 365'e ekleniyor haliyle. bu sebepten 6 ay 31, 6 ay 30 gün olsun denmiş.

    o zamanlar yılın ilk ayı ocak değil mart. son ayı da şubat. neyse efendim aylara kimi tanrılardan, kimi liderlerden isimler konulmuş. o zaman roma'nın başındaki julius caesar, doğduğu aya kendi adını vermiş, olmuş julius. yani july. yani temmuz. daha sonra imparator olan augustus da durur mu, o da doğduğu aya kendi ismini vermiş. yani august. yani ağustos. ancak bakmış sezar'ın ayı 31 gün çekerken kendi ayı 30 çekiyor. karar verdim bu böyle olmaz demiş ve yılın son ayından bir gün alın benim ayıma ekleyin diye emir vermiş. şubat garibim son ay olduğundan 1 günü alınmış, kalmış 29 gün, ağustos olmuş 31. 4 yılda bir şubat 29 gün çekip diğer yıllarda 28 çekmeye başlamış o günden itibaren. temmuz ve ağustos da peşpeşe 31.

    gel gelelim haftalara. 7 gün olmasının sebebi hem o zamanlar 7 gezegenin tanınması hem de ayın bir evresinden diğerine geçişin 7 gün sürmesi. haftanın isimlerine de bu 7 gezegenin isimleri verilmiş. bazıları hala bugünkü ingilizce adlarına oldukça yakın.

    monday - moon day
    tuesday - mars day
    wednesday - mercury day
    thursday - jupiter day
    friday - venus day
    saturday - saturn day
    sunday - sun day

    artık yıllarda ise şöyle bir problem var. şimdi biz bu 6 saatleri 4 yılda bir toplayıp 1 gün yapıyoruz fakat aslında bunlar tam olarak 6 saat değil ki. 5 saat 49 dakika 16 saniye. aradaki bu fark nedeniyle her 100 yılda bir fazladan 1 gün oluşuyor takvimde. bu sebepten dolayı 100 yılda bir, normalde şubata eklenen 1 gün, eklenmez. ama yine yeterli değil, bu sefer de 400 yılda bir yine eksik 1 gün ortaya çıkıyor. evet işler karman çorman oldu ama toparlamak gerekirse: biz her 4 yılda bir şubata 1 gün ekliyoruz ama eğer yıl 100'e bölünüyorsa bu 1 günü eklemiyoruz ama eğer yıl 100 ile birlikte 400'e de bölünüyorsa yine o 1 günü şubata ekliyoruz. bu sebepledir ki 2000 yılında şubat 29 çekerken, 1900'de 28 çekmiştir.

  • insanlari bir seye inandirmanin ne kadar kolay oldugu...
    "o pity pity, care'em all so pity, tear is the last thing, gymnastic."mis.
    lan bir kisi uydurup saliyor twitter'a, retweet retweet sonra herkes inaniyor.
    google'da aratiyorsun, bu iddia ve turevlerinden baska bir sey cikmiyor.

    ha bir de, twitter'dan, facebook'tan alip buraya koyuyorsunuz ya; ve sanki kendi urununuz gibi sunuyorsunuz ya; ha iste ona intihal diyorlar. haberiniz olsun.

  • mardin, diyarbakır ve benzeri aşırı sıcak illerin sokaklarının dar olmasının sebebi, güneşi maksimum ölçüde engellemek ve gölgeli sokaklarda daha rahat gezebilmek içinmiş.

  • deniz gezmis idam cezası alınca

    kararın değişmesi için imza verenlerin arasında pablo picasso, louis aragon, samuel beckett gibi isimlerin olmasi

    edit : kaynak: abim deniz- can yayınları

  • *evrendeki tüm ışınımların karışımı, yani evrenin ortalama rengi bu renk. rengin adı cosmic latte. renk kodu: #fff8e7. bi' kıraathane açıp adını kozmik latte koyucam.

    *jüpiter'in uydusu io'nun gerçek rengi bu. filtre yok, bildiğimiz sülfür.

    *size mükemmel bi' fotoğraf göstereyim: ay'a gönderdiğimiz yeşil lazer ışıkları. bu tamamen gerçek. lazer ışıkları ay'a yerleştirdiğimiz prizma aynalardan geri yansıyor. üstelik kanlı ay. çok güzel.

    *o zaman çok güzel bi' fotoğraf daha göstereyim: satürn'ün patatesten bozma uyduları prometheus ve pandora satün halkaları arasında saklambaç oynuyor. cassini ikisini de sobelemiş.

    *eğer satürn bize ay kadar yakın olsaydı geceleri gökyüzüne bakınca bunu görecektik. ben galiba satürn'le ciddi düşünüyorum.

    *polaris, yani nam-ı diğer kutup yıldızı, bizim güneş'imiz olsaydı gökyüzünde böyle görünecekti.

    *ay üzerinde indiğimiz, ilk ayak bastığımız yer: burası. adı mare tranquillitatis, yani sessizlik denizi. sonraki gidişlerimizde de şuralara ayak basmışız. sayılar kaçıncı apollo görevi olduğunu ifade ediyor.

    *bu arkadaşın adı cassiopeia a. samanyolu'nun bilinen en genç süpernova kalıntısı. 11.000 ışık yılı uzaklıkta. koordinat: 23s 23d 26sn; +58º 48' 20,9"

    *bu da bilinen en yaşlı süpernova kalıntısı. adı rcw 86. 185 yılında keşfedilmiş. bildiğimiz milattan sonra 185 yılı. en az 1830 yaşında. saygıda kusur etmeyin.

    edit: #55620615

  • 2. 3. klasmanlarda motor sürerken ''özel yetenekleri'' sayesinde millet vekili olmuş bir şahsın beyanı. şimdi de üzerine düşen görevi yapıyor işte. şlap, şlöp.

    uyarılar üzerine edit: 2-3 de değil 4. klasmanmış amk.

  • donald quartaert'in osmanlı imparatorluğu kitabında bu paşanın bir gulam(memlüklü esir) olduğu ve mısırlı ali bey'in yanında yetiştirildiği söylenir.

    eskiden memlükler esir düşünce köle olarak pazarlarda satılır ve osmanlı'nın çeşitli yörelerinde hane halkı olarak yetenekli görülenler askeri ve siyasi anlamda yetiştirilirlermiş ve sonrasında azat edilen bu köleler kendi hanesini kurarlarmış. kaynaklarda cezzar paşa'nın boşnak olduğu söylense de bu kitaba göre aslı memlükmüş.

  • o anlardan aklıma kalan bir kaç kare var onlardan biri de alsancak’taki özsüt’ün çevik kuvvet polislerini görür görmez bizi içeri alıp kapılarını kilitlemeseydi, camlardan oluştuğu için bütün dört bir yanı poliste haliyle görüyordu bizi sonra bizi dehliz gibi bir yere gönderdi oraya geçin demişti, biz bir süre geçmişti ve yüzümüze gözümüze sürmemiz için süt vermişlerdi. dışardan sesler gelince dayanamadık çıktık oradan hemen kapının önünde iki lgbt’li iki genci dövüyordu polis, bir kadın arkadaşım vardı hemen kapıyı açtı ama nasıl bir çeviklikle onları içeri aldı hayret kalmıştım. çocuklar içeri girer girmez dizlerinin üstüne çöküp çocuk gibi polisler bizi dövdü diye ağlamaya başladılar. sonra polisler yetmedi camları tekmelemeye ve özsütün sandalyelerini devirmeye başladı. en sonunda da sahibi dayanamadı ve bağırdı onlara burası benim yerim ve özel mülküm buraya giremezsiniz deyip yaklaşık 50 60 kişiyi onların gazabından korumuştu. bu yüzden özsütün yeri bende ayrıdır. alsancak kıbrıs şehitleri caddesindeki özsütün.

    gece gece aklıma geldi sebepsiz.