hesabın var mı? giriş yap

  • hin bi abiymiş. yaşadığı şehrin ileri gelen 100-150 kişisine, "herşey ortaya çıktı, çabuk kaç" cümlesinden ibaret imzasız mektuplar yollamış. ertesi gün 10-15 kişi terketmiş şehri.

  • rashard griffith smac yaptıktan sonra ''rashard bursa çamlarında dolaşan bir serce ku$u kadar narin ve güzel öyle degil mi murat'' diyerek ikili arasında kısa bir sessizlige sebep olmuştu.

  • uranüs'ün tuhaf özellikleri.

    güneş etrafındaki bir turunu 84 yılda* tamamladığından bu gezegende doğsaydık muhtemelen hiç doğum günü kutlayamayacaktık. şanslıysak 1 yaşımızda ölecektik.

    güneş'ten en uzak gezegen olmamasına rağmen -224 santigrad derece ile güneş sistemindeki en soğuk gezegendir. bunun sebebi olarak da uranüs'ün iç ısısını bilinmeyen bir nedenden ötürü kaybetmesi gösteriliyor.

    eksen eğikliği yaklaşık 98 derecedir.* bu yüzden güneş etrafında sanki yuvarlanıyormuş gibi döner. bu eksen eğikliği nedeniyle kutuplardan biri sürekli güneşe bakar. kutuplarda bir gün 42 yıl sürer. daha sonra güneş batar ve 42 yıl daha hiç doğmaz.

    yüzeyinde sıvılaşmış hidrojen, helyum ve metandan oluşan binlerce kilometre derinliğinde okyanus bulunur. gezegene güzel mavi rengini veren de budur.

  • ''kızlı erkekli yaşıyorlar ihbarı üzerine polis evimi bastı. memur beyle şu an kızı arıyoruz. inşallah doğrudur.''

  • kanser olmadığım gerçeği. ayrı ayrı yerlerde 3 doktor o kadar emindi ki ben de inanmıştım gerçi ilk ikisi kıbrıstaydı o yüzden ziktiri çekmiştim tabi içimden. 2 ay önce falan döndüm istanbuldaki de evet deyince baya baya moda girmiştim ama geçer ya moduna. meğerse kanser değilmişim. yeni öğrendim ama ben de garip bi iz bıraktı diyebilirim. öleceğmi anladım er ya da geç. evet bundan müzdarip yaşayıp iş güç okul kurs peşinde koşturmaktan bu gerçeği atlamışım yıllarca. ölecez la ve aniden olacak sanırım ben daha fazla bu strese dayanamaya cağım bu gereksiz koşturmacaya. belirsiz gelecek için bu kadar efor sarfetmeye dayanamıyorum şimdi. yaşamak istiyorum ben gerçekten yaşadığımı hissederek yaşamak istiyorum. ama okul bitmeden bunu yapamayacağımı da biliyorum bu da fazla ikiyüzlüce ve canımı sıkıyo. toplumdan uzaklaşmayı planlayıp yine de toplum içinde sahip olmam gereken vasıfları kazanmanın peşinde koşturuyorum şimdi. kendimden de tiksinmkeye başladım. iç mimar dekoratör ne boksa olmak istemiyorum 3d max bilmek istemiyorum ben insan olmak istiyorum en çok bunu istiyorum. da du bakalım şarteller ne zaman atacak? bekliyor insan gene de.

  • önce şu aşağıdaki linkteki fotoğrafa bakalım. dünyadaki bütün suları çekersek dünya nasıl görünür diye merak edenler için görünüm bu şekilde:

    http://water.usgs.gov/…water-volume-fresh-large.jpg

    en yüksek dağ 9 km'ye yakın, okyanustaki en derin yer ise 10 km'nin biraz üzerinde.
    yüzeydeki bu yükseklik ve derinliğe rağmen sular tamamen çekilse bile dünya hala pürüzsüz bir küre olarak görünecektir.
    dünyanın çapı 12.000 km olduğundan 9-10 km'lik pürüzlerin algılanması çok zor. bu 12 metre çapındaki bir küre üzerindeki 1 cm'lik kabartıları görmeye çalışmak gibi.

    fotoğraftaki abd üzerinde görünen büyük mavi küre dünyadaki tüm suyu bir araya topladığımız zaman nasıl görüneceği hakkında. evet okyanusların tamamı dahil dünyadaki su bu kadar!

    çapı 1375 km olan bu mavi küre tüm suları temsil etmektedir: okyanuslar, kutuplardaki ve dağlardaki buzullar, göller, ırmaklar, atmosferdeki su buharı, bulutlar ve hatta canlılardaki sular. dünyanın büyüklüğü ile karşılaştırıldığında aslında çok da fazla suyumuz yok.

    bu mavi kürenin sağında daha küçük bir mavi kürecik görünüyor. çapı 273 km olan bu küre dünya üzerindeki tüm tatlı suları temsil etmektedir: yeraltı suları, göller, ırmaklar vs.
    bu tatlı suların %99'u erişilemez derinlikte yeraltı suları olduğundan bu küçük mavi küreciğin ancak %1'ini kullanma imkanına sahibiz. küçük mavi kürenin hemen altındaki en küçük mavi noktacık bu %1'i göstermektedir. çapı 56.2 km'dir).
    işte o miniminnacık mavi küre kadar su ile yaşıyoruz bu dünyada.

  • mars'ta oksijen üretmek üzere perseverance * uzay aracı ile marsa gönderilmiş olan deneysel cihaz.

    ismi mars oxygen in-situ resource utilization experiment'ın baş harflerinden türetilmiştir.

    türkçe: "mars yerinde oksijen kaynağı kullanma deneyi" de diyebiliriz.

    cihazın perseverance uzay aracındaki konumu: görsel

    cihaz normalde kullanılması planlanan orijinal cihazın 1/100 ölçeklendirilmiş, bir araba aküsü boyutlarında olan prototipidir. deneylerin başarılı sonuçlanması durumunda 2030'lu yıllarda cihazın orijinal boyutlarda üretilip mars'a gönderilmesi planlanmaktadır.

    deneylerin başarılı olması mars'taki insan yaşamı için önemli olduğu gibi mars'tan dünya'ya dönüşü mümkün kılması açısından da büyük önem taşıyor. orijinal boyuttaki cihaz beraberinde roket ve insan kullanımı için sıvı oksijenin depolanacağı tankların da gönderilmesi planlanıyor.

    moxie, mars atmosferinin %96'sını oluşturan karbondioksiti elektrokimyasal yolla oksijen ve karbonmonoksit moleküllerine ayrıştıracak. prototip, yüzde 99,6 saflıkta elde edilmesi planlanan oksijenin saflığını ölçtükten sonra iki gazı da geri atmosfere geri salacak.

    deneyinin baş araştırmacısı michael hecht atmosfere salınacak ve solunması çok tehlikeli olan karbonmonoksit'in sorun olmayacağını, salınan karbonmonoksit'in atmosferdeki artık oksijen ile birleşip tekrar karbondioksite dönüşeceğini belirtmiştir.

    moxie'nin anatomisi

    her şey yolunda gider ise moxie 1 saatlik deneyleri sırasında 10 gram oksijen üretecek. bu yaklaşık olarak 0.03 metreküp (1.2 fit küp) hava içerisinde bulunan oksijen miktarına denk gelmektedir. bir insan ise günde yaklaşık 0.54 metreküp (19 fit küp) hava solumaktadır.

    kaynak: business insider - wikipedia - nasa

  • olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.

    çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..

    baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;

    - abi merhaba
    - merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
    - buyur abi sevinç baklavası
    - kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
    - nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )

    * 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra

    - nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
    - yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
    - e niçin bu baklava
    - boşanıyorum abi onun mutluluğu

    * önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim

    - bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..

    sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.