77 entry daha
  • hızlı bir analiz yapabilirim sanırım artık. anthology'i incelemek istiyorum aslında.

    black dog: bu isimde bir bar varmış. matty'e acımasızca giydirdiği şarkılardan. albümde dinlediğiniz şarkılar eğer depresif ve hüzünlü gelirse joe; öfkeli, dengesiz, seks alt metinli ise matty gelsin aklınıza asdfg. "6 haftalık temiz havadan sonra dumanı özlüyorum" sözleri feci halde clean şarkısını andırıyor. burada joe ve matty arasında 6 haftalık bir süre var, ona da gönderme var. şarkının en vurucu yeri elbette "eski alışkanlıklar ç ı ğ l ı k l a r l a biter" kısmı. "kuyruğun bacaklarının arasında kaçıyorsun"

    imgonnagetyouback: bende gold rush / blank space etkisi yarattı biraz. anthology bölümünün ritmi yüksek şarkılarından. en vurucu sözü nakarattaki "eşin mi olayım, bisikletini mi mahvedeyim daha karar veremedim" şarkıda senden öcümü alacağım gibi bir anlam çıkarılsa da en sonunda "seni tekrar elde edeceğim" anlamına dönüşüyor.

    the albatross: willow veya ivy etkisi var biraz, ancak onun ürkünç hali. albümün çarpıcı ve kolay sevilen şarkılarından. şarkıda insanların taylor hakkında sevgililerini nasıl uyardığı anlatılıyor, "onunla çıkma sakın, başın yanar, sonun olur" gibi laflara laf ediyor biraz. seni uyardıkları o şeytanın esasında seni kollayan melek olduğunu gördün mü diyor. kendi hakkında çıkan iftiralara, sahte haberlere, dedikodulara işaret ediyor ve albatrosu iki anlamda kullanıyor; biri büyük kuş olan anlamda, diğeri ise bir hedefe ulaşılmasını engelleyen sorun.

    chloe or sam or sophia or marcus: en evermore kokan şarkılardan. yeni albümdeki en huzurlu ve en hüzünlü şarkılarından biri. cidden albümdeki henüz keşfedilememiş pırlantalardan biri bence. buradaki isimler iki anlama geliyor bence, eski sevgilinin (matty) yeni sevgilileri (kız da olabilir, erkek de) ve bu sevgililer insan da olabilir, bir çeşit uyuşturucu çeşidi de. "şu an beni, sana okulda zorba gibi davranabilecek bir adamla görüyorsun" diyerek de travis'i işaret ediyor. ama en çok kalbini kıran şeyi de söylüyor taylor, "o soğuk kalbimi kırmak istersen 'seni eski halinle severdim' de".

    how did it end: albümdeki en ürpertici ve taylor'un sesinde acıyı en derinden hissedebileceğiniz şarkı. bir cenaze kalkıyor, bir ağıt yakılıyor. joe için yazılmış elbet. taylor bile nasıl bittiğini anlamıyor ilişkinin. "my beloved ghost and me, sitting in a tree, d-y-i-n-g" kısmı bıçak gibi saplanıyor. joe'yi hiç hayranlarına yem etmiyor taylor, kenarda iç çeke çeke acısını yaşıyor.

    so high school: travis'e zorla yazılmış bir şarkı. albümün nadir hareketli şarkılarından. vasat çünkü travis ile mutlu olsa da, onun hakkında sarsıcı şarkılar yazacak o yoğun duygular henüz yok.

    i hate it here: the lakes/hoax bu. diyor ki "bu gerçeklikten sıkıldığım için evermore/folklore ormanlarına kaçıyorum sık sık". ben çok seviyorum bu şarkıyı, folklore sevenleri de yakalayacaktır.

    thank you aimee: kim kardashian ayarı geliyor kocaman. "hayatımı alt üst ettin ama o yaptıkların olmasaydı bu hükümdarlığı nasıl kuracaktım, eyv. bu arada yıllar sonra çocukların da benim şarkılarımı söyleyecek ama sadece ikimiz o şarkıların anlamlarını bileceğiz kıpps" bu arada şarkıda "annem gibi sakin bir kadına bile 'geberesice kadın' dedirttin kendin için" diyor, o da baya ağır aslında.

    i look in people's windows: albümün en kısa şarkısı, 2 dakikacık. insanların evlerinden içeri bakıyormuş yemek masasında seni bir kez daha görebilir miyim diye. bence instagram'daki stalkerlığa bir gönderme.

    the prophecy: albümün yine akılda kalan güzel şarkılarından. nakarat çok acıklı. "please, ı’ve been on my knees, change the prophecy, don’t want money, just want someone who wants my company, let it once be me, who do ı have to speak to, about if they can redo, the prophecy" biri sevsin artık şu kızı. heykeller bile, sabırtaşı olsa çatlar diyor. albümün "tortured" kısmını en yaşatanlardan, hayalkırıklığı dibine kadar. yasın, kaybın bargain/pazarlık kısmındayız.

    cassandra: kim kardashian'a hatta ailesine yapılan bir diğer diss. mad woman ezgilerini de hissediyoruz. cassandra, truva savaşında kehanetlerine inanılmayan bir kahinmiş. şarkıda da "cadıyı yakarken avazınız çıktığı kadar bağırıyordunuz, doğru söylediğim ortaya çıkınca ortalıkta çıt çıkmadı" diyor kendisine rep döneminde atılan iftiraları işaret ederek. "tüm aile, gerçekleri biliyordunuz ama paralar daha tatlı geldi"

    peter: cardigan'daki "peter loses wendy" sözlerine gönderme. peter pan büyümeyen çocuk ya, "e hani büyüyecektin sonra beni bulacaktın ama sözünü tutmadın, bir adam olamadın" diyor. i bet you think about me gibi de hissettiriyor biraz.

    the bolter: bağlanma sorunları olan, iş ciddileştiğinde hemen kaçan, ilişkiyi sabote eden kızların şarkısı. git ayıyı evcilleştirmeye çalış, sonra canın yanınca kaç. getaway car'ın akustik hali gibi.

    robin: innocent gibi, never grow up gibi. çocukluğa, masumiyete yazılmış bir şarkı. bigger than the whole sky gibi. tam çözemedim. belki kaybedilen masumiyet olabilir, vefat eden bir küçük olabilir, hatta kedileri hakkında bile olabilir.

    the manuscript: buyrun dear reader. bu koca tortured poets department benim şiir günlüğüm idi. amaç eski sevgilileri gömmek hiç olmadı. acılarımı, yaralarımı, kayıplarımı döktüm; şarkı yaptım. artık bunlar benim hikayelerim değil, sizin.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap