• 3 yılı aşkın süre sigortalı çalıştıktan sonra işten çıkartılanlara ödenen ücrettir.
    böyle bir durum olursa iş kurumu ile hemen temasa geçişmelidir.
    zira çalışmadan para kazanabileceğiniz ve hayatınızın tatilini yapabileceğiniz nadir zamanlardandır.
  • kanada'da hak kazanmak için 6 ay çalışmak gerekli olan maaştır.
  • ingiltere'de alınanla türkiye'de tatil yapılabilmektedir...
  • çalışan bireyden belli oranda kesilip işsiz kaldiginda yeni iş bulana kadar parasız kalmasın, kimseye el açmasın ihtiyaclarını karşılasın diye verilen paradır. işsiz kalsın havadan para alsın diye algılayanlar kendi karakterini yansıtır, şahsen ben kendime yakıştırmam. nasıl ki anne babanın sizin okul ihtiyaclarinizi masraflarinizi karşılaması ekmek elden su gölden olayi degildir. okusun meslek edinsin gidip dışarda çalıp çırpmasındır. devlet babanın yaklaşımı da bu yöndedir. ne aliden ne de vergilerden alınır. kendi hakettigi paradandır.
  • en yüksek işsizlik maaşı 600 ytl’ye çıkıyor
    hükümet, işsizlik sigortasının kapsamını genişletme çalışmalarını sürdürüyor. çalışma bakanlığı’nın hazırladığı tasarının yasalaşması halinde şu anda 350 yeni türk lirası olan en yüksek işsizlik maaşı 600 ytl’ye çıkacak.

    en düşük maaşın ise 258’den 329 yeni liraya çıkarılması planlanıyor. maaş alabilmek için zorunlu olan 120 gün kesintisiz prim ödeme zorunluluğu da kaldırılıyor. yardımdan yararlanma şartlarını kolaylaştıran tasarı, işsizlik sigortası ödenti tutarlarında sigortalılar lehine iyileştirmeler öngörüyor.

    kaynak:

    http://www.zaman.com.tr/…tr/haber.do?haberno=210117
  • "ya ben çalışmasam da devlet bana bakıyor nasıl olsa, enayi miyim ki çalışayım?" diyenlerin bayıldığı maaş türüdür. popülizmin on kaplan gücündeki silahıdır.

    bu maaşı tartışılmaz bir devlet görevi, devletin ettiği kaçınılmaz bir "babalık" olarak görenler, gerçekten çalışamayacak durumda olan (gazi, engelli vb.) yardıma muhtaç insanlara doğru düzgün yardım edemeyen devletin maşallah domuz gibi sağlıklı olan bir adamı işsiz kaldı diye maaşa bağlamasının mantığını nasıl ifade ediyorlar merak ediyorum?

    21. yy'da hangi bireye ilelebet babalık etmekle mükellef oluyormuş bu devlet denilen kurum? "çocuğu veren allah rızkını da verir" diyerek 7 karısından 37 çocuk peydahlayan aşiret beylerinin çocuklarının hepsine birden babalık yapmadan devlet olunmuyor demek?

    öz anne ve babasının bile 18 yaşını geçen hayta oğlunu kapı dışarı etme hakkı her daim baki iken kazık kadar adamları devlet dediğin teşkilata zimmetlemek, devletin deniz olmasından yemeyenin de domuz olmasından mı ileri gelmektedir?

    ama işte şok haber: devlet deniz falan değil ulan !? maliye dediğiniz kurumun poposunda ter birikiyor bütçeyi dengelemek için (not: spor sayfasından altı sayfa önce yer alıyor ekonomi sayfası), işsizlik maaşı denilen parayı ahmet sosyaldevlet mi ödeyecek cebinden?

    bir yandan "imf borçları silinsin" diye gürleyen, bir yandan "benzine vergi indirilsin" diye kampanyalar düzenleyen, bir yandan da "her nefes alana iki anahtar" vaat edenlere oy yağdıran adem evlatları acaba aylak aylak dolaşan milyonlarca insana hangi paranın verileceğini düşünmüşler midir?

    son olarak, "aman efendim suistimal çok ayıp şeydir, halbuki biz pek faziletli bir milletiz. zaten benim çocuğum yapmaz öyle şey, kaka insanlar yapar" diyenlerin iyi niyetine şapka çıkarmakla beraber; brüksel'de bütün gün rue de van gogh'un esnaf dükkanları önünde tesbih çevirip devletten işsizlik maaşı alan, maaşın süresi dolmaya yaklaşırken de bir akrabasının yanında 2-3 aylık işe girip sonra yeniden işsiz kalarak maaş almaya başlayan, çoğu türk asıllı binlerce belçikalı'yla sohbet etmelerini öneririm.
  • eşek gibi çalışıp maaş alan enayilere kahkalarla gülen bir maaş türüdür. çalışmayı seçen kerizlerin kazandığı parayla, çalışmamayı seçen cingözlerin bir güzel geçinmesini sağlar.

    münih'te birlikte çalıştığım bir arkadaşın (kendisi alman) bana aktardığı öfkeli cümlelerde bir demet: "her gün ofisimde 9 saat çalışıyorum. buna rağmen ödediğim vergilerden sonra elime geçen para, eğer üç çocuğum olup da işsiz kalsaydım devletin bana yapacağı maddi ve sağlık yardımıyla aynı neredeyse. söylesene neden çalışıyorum ben??".

    neden çalışıyordur, enayi midir hakikaten ya bu adam?

    ya da çalışıyor mudur gerçekten? yoksa işsizlik maaşı insandaki çalışma sevkini kırmakta, yan gelip yatmayı özendirmekte midir? bu konuda bizi aydınlatması için isterseniz batı'nın en büyük ekonomilerinde, sosyal devlet motto'sunu şiar edinmiş devletler ile pis kapitalist devletler arası farkı, işsizlik oranlarını karşılaştırarak değerlendirelim:

    belçika %12
    almanya %10
    fransa %9
    italya %8
    ispanya %8

    ----

    abd %5
    ingiltere %5
    avustralya %5
  • eğer fiziksel olarak hayata gecerse, kaç tane fabrıka sahıbı kodamanın bu haktan yararlanacağını merak ettiğim maaş türüdür...

    bızde bır hakkı kotuye kullanmak ender değil sürekli gorulen bır olaydır...
  • herkese balık tutmayı öğretmeye çabalamaktansa, balık tutanların balıklarının bir kısmını çalıp balık tutmayanlara vermektir. şu anda uygulandığı haliyle işsiz kalan nüfusun devlete ve sisteme karşı olan hoşnutsuzluğunu dengeleyebilmek için verilen bir rüşvettir adeta.

    eğer devletin derdi işsiz nüfusa rüşvet vermek değil de uzun vadede yardımcı olmak, onları ekonominin bağımsız birer bireyi olarak yetiştirmek olsaydı, kendilerini geliştirmeleri ve yeniden iş bulabilmeleri için bilgisayar kursu üyeliği, muhasebe öğrenim paketi, ingilizce kursu vb. temin edemez miydi? halk eğitim merkezi denilen bir şeyin varlığını öğrettiler bize ilkokulda, bu merkezler başka ne için mevcuttur acaba?

    18'inde daha eli ekmek tutmadan altına spor araba çekilen, sonra da bağdat caddesi'nde drag race yapıp adam katleden haytaların memleketinde yaşıyoruz. babalık etmenin tanımı "hadi al şu parayı kendine bi gofret al" cümlesinde yer buluyor bu coğrafyada. "hadi al şu kitabı eline de iki kelime öğren, çalışmadan ekmek yok" cümlesi ise ancak erol taş'a mahsustur.
  • olmaması olmasından daha kötüdür
hesabın var mı? giriş yap