hesabın var mı? giriş yap

  • bu cervantes denen amca osmanlıya karşı savaş vermiş bir kişidir. ama ne olmuş osmanlı donanması kendisini esir almış ve türk gemilerinde forsa olarak yaşamış. forsanın özgürlüğüne kavuşabilmesi için tazminat ödenmesi gerekiyor. bildiğin esir çünkü. cervantes amcanın annesi de hali vakti yerinde bir insan. ancak koca osmanlıya tazminat ödeyecek kadar eşek yüküyle altın sahibi değil. ancak ufak bir ayrıntı var ki cervantes ile birlikte esir düşen asilzadeler için ispanya gerekli tazminatı ödeyip esirlikten kurtarır. neyse gel zaman git zaman cervantes forsa olarak yıllarca gemilerde kullanılır. bir gün bir şekilde kaçma şansı bulur ve ispanya'ya döner.

    işte don kişot, cervantes'in bu dönüşümünün hikayesidir. cervantes ispanya uğruna savaşmış, ispanya'daki sistem için canını ortaya koymuştur. oysa ispanya cervantes'in canını hiçe saymıştır. işte don kişot biraz da "madem öyle, işte böyle" kitabıdır. "bu nasıl bir sistemdir, bu nasıl çürümüş bir düzendir" diye düşünür ve oturur don kişot'u yazmaya koyulur.

    don kişot, var olan sistemden rahatsızlık duyan ispanya halkını temsil eden bir karakterdir.
    yel değirmenleri ise ispanya'daki sistem. kocaman, güçlü bir dev.
    sancho panza ise sistemle barışık yaşayan, "aman boşver" diyen kesim.

    don kişot, tek başına kaybedeceğini bile bile yel değirmenlerine yani sisteme saldırır. "belki sistemi çökertemiyorum, ama bak, en azından bir tane pervanesi zarar gördü. sen de bir pervaneyi kırabilirsin, öteki de bir tanesini kırarsa sistem işlemez hale gelecektir" der.

    don kişot bu alt metniyle edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biridir.
    yoksa adamın birinin yel değirmenlerine saldırması çocuk masalı olmaktan ne kadar öteye gidebilir ki?

  • ahmakların güzel haber diye servis ettiği de öğretmenin hastanelik olması.

    olur, herkes kendi adaletini sağlasın, güzel haberler çıkar.

    edit : altlardaki kendini thor sanan embesilleri de sanırsın kendi adaletlerini kendileri sağlıyor. en ufak bir şey olsa karakola gelip zırlayan tipler bunlar. bakın oğlanlar, öğrenci dövmek yanlış, öğretmen dövmek yanlış, sabah sabah buna sevinecek kadar gerizekalı olmak yanlış, gelip burada bunu övecek kadar ibrikçilik yapmak yanlış. şimdi kendi adaletimi sağlayıp alayınıza gireyim mi.

  • istanbul ahl'den yurtdışına gitmek üzere havalanındayım. sırada hemen önümde kara çarşaflı bir kadın ve bir adam, kabindeki polisle aralarında bişeyler oluyor, konuşmalar falan, neyse sonra geçiyorlar. sıra bende pasaportu uzatıyorum.
    kabindeki memur başlıyor söylenmeye.
    - heryerini kapatmış sadece gözleri var, yüzünü görmem lazım, kontrol için, uğraştırdılar bir sürü.
    - açtı mı sonra?
    - müslim falan bişeyler dedi, e ben de müslümanım dedim, açtı sonra.
    - nerelilermiş?
    - türkmenistan*, ya ben çok meraklıyım sanki senin karının yüzünü görmeye. zaten buradan ne ruslar, ne ukraynalılar geçiyor!!!!
    - ee evet siz de haklısınız tabi.

  • bazıları güldürürken düşündürür:

    "ateistlerin dindarlara, doğanın, ağacın önemini kuran ayetleriyle anlatmaya çalıştığı paranormal bir ülke burası"

  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.

  • cumhuriyet tarihi, anadolu insanına medeni ve ilerici bir gömlek giydirmek istedi. lakin bu gömlek bize uymadı.

    peki akp denilen oluşum ne yaptı? tam da populist bir oluşumun yapması gerekeni yaptı. kitle ne istiyorsa onu verdi.

    - bu halk ilerlemek değil kısa yoldan zengin olmak istedi, akp yaptı.
    - bu halk dedeleri gibi yaşamak, dünyaya gözlerini kapamak istedi, akp yaptı.
    - bu halk dinle uyuşmak istedi, akp yaptı.
    - bu halk bilimi değil gericiliği istedi, akp verdi.

    ve sonunda anadolu halklarının gerçek yüzünü görmüş olduk bizler de. kendimizi kandırmayalım. akp halktır, halk gericidir.

  • dünkü bölümünde şöyle bir sahnenin yaşandığı program:

    ivana ezgi'ye tarzsın/diılsın demeden önce nur yerlitaş'a döner;

    ivana: bu kokusu ne?

    nur yerlitaş: ne kokusu be manyak mı ne bu da aaa!

    ivana: bu ne koku ya? yıldız kokuuuu!

    ivana yıldız'ı böyle esprili vermek istedi de nurella ne zannedip panik oldu onu anlamadık.*

  • an itibariyle sictigim tespit. bu ne olum la soruyorum bugun ayin kaci 22 diyonuz dun sordum 21 dediniz bugun yine 26 miymis neymis.

    olum niye bitmiyor la bu temmuz?