74 entry daha
  • lüks, iyi hissettirmez. iyi hissettiren şanslı olmaktır. çok güzel evler görüyorum, deniz manzaralı, parkelerinden pervazlarına kadar doğru renklerde tercih edilmiş, cool ve estetik evler. oturmaya gücüm yeteceğinden değil de malum sitede karşıma çıkıyor, tıklıyorum. böyle zamanlarda nasıl bir hayat istediğim ışık gibi parlayıveriyor, birkaç saniyeliğine yolum berraklaşıyor.

    bu güzel evler, ben lüksüm diye haykırıyor. bi şekilde o evin içinde otursam, eve kendi rengimi veremem de ev bana kendisini dayatır gibi hissediyorum. masayı nereye koyacağıma, kanepenin cinsine, perde mi stor mu kullanacağıma ben değil mekan karar verir. tüm evi denizin en güzel görüneceği şekilde dizayn ederiz, gelen misafirleri manzaraya nazır ağırlarız ve belki de bu manzara evimize gelecek misafirleri bile belirler.

    lüks bana kendimi bir yere bağlamışım gibi hissettiriyor. tüketim biçimi değil de bir teslim alınma biçimiymiş gibi. ama şanslı olmak öyle bir şey değil. şanslı olmak, fark etmeden tuttuğunuz evin minik bir manzarasının olması, evinize gelen arkadaşlarınıza "sürpriiz" diyebilmeniz, "oha ya bu nasıl denk geldi" diye tatlı tatlı konuşmanız gibi bir şey. iyi bir muhitte kelepir daire bulmak, anlayışlı bir ev sahibine sahip olmak, eski bir evde oturup sahile çok yakın olmak gibi hem getirisi hem götürüsü olan bir şey.

    şanslı olabilmek, dünyanın bize uygun biçimde, talihiyle bizi desteklemesidir, lüks ise sıktığımız taşın suyunu çıkarabilmektir sanırım. bu gece böyleli. herkese gönlüne göre güzellikler denk gelsin, keşfettikçe hayran olalım ama başımız dönmesin.
hesabın var mı? giriş yap